sözcükler garip; hatta resimler, semboller ya da melodiler... sanki söylemek istediğin hiçbir şeyi söyleyemiyorsun bazen. öyle dolu olsa da için....
ya da öyle oluyor ki, biliyorsun en derinden geliyor...
ama söyleyince hep aynı duyuluyor.
o yüzden söylemiyorsun hiçbir şey. vazgeçiyorsun...
"en azından yanlış birşey söylemedim" diye avunuyorsun. ya da gereksiz bir fazlalık, karışıklık...
Ama korkmuyor musun? söylemezsen nasıl bilecek başkaları. ve hatta, 'kendim de unutur muyum' diye korkmuyor musun, söylemezsen...
kafadan sürekli (belkide hiç olmayacak) düşüncelerin geçmesi ve onlar olursa hayatin nasil değişeceğini ve o şekilde yaşanip yaşanamayacağini düşünerek daralmaktir korkmak....hayatin nasil acimasiz olduğu ve kendimizin istediği gibi değilde onun istediği gibi ilerlediği gerçeğidir aslinda..biz istesekte istemesekte,korksakta korkmasakta o kendi bildiğini okur çünkü...
bir seyden ne kadar korkarsan ona o kadar yakinsindir...belki de gerçeklerle yüzleşmekten kaçmak daha çok korkmak..
gecmiste cok fazla kirildiysaniz, o kiriklardan bi kismi tamir olduysa ve geri kalan kirikliklarla da yasamayi ogrendiyseniz, bunlarin uzerinden bayaa da bi zaman gecmisse ve hatta gecmesine ragmen, garip ama gercek, yine yeniden hissedilebilen bisey.. bir daha o sebeplerle korkmayacaginizi sanarken, daha dogrusu bir daha boyle seyler hissetmeyeceginizi sanarken, tekrar hissedebildiginiz icin, hissedilenler guzel olsa bile, kontrolu kaybetme hissi korkuya sebep olur.. ve insan kendini, kacsam mi yoksa savassam mi ikileminde bulur.. ya bi secim yapacaktir, ya da biraz ondan biraz bundan yapacaktir, ki bu da kendi capinda bi secim gerektirir, ve bunlari dusunurken korku git gide buyudugunden, icindekileri dokmek ister insan, caresizlik hissinden gecici bi sure icin bile olsa kurtulabilmek adina......
Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun....
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.....

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.