24 Eylül 2013
Unutmak...
Ne ölecek kadar çok seversin, ne de ölecek kadar unutmak istersin... derken, aslında unutmak için verilen her çabanın, unutmayı bir nevi geciktirdiğini ifade etmeye çalışıyordu. unutmaya çalışılan her şey ama her şey, yeterince unutulamamıştır demek istiyordu.
''ellerin, gözlerin ve şakakların zonklaması manidardır'' dedi aninden durup sabaha karşı son demlerini yaşayan ve ıssız cadde sessizliğinde artık hiçbir numarası kalmayan yıldız kümülüsüne bakarak. çünkü hemen akabinde kalbin zonklaması başlar. terk etmek ve terk edilmek... aralarında hiçbir fark yok. zira terk eden taraf da bilinçli bir tercih olarak otomatikman terk edilmiş olarak kalır zaten. lakin bilinçli bir şekilde terk edilmiş olarak kalmanın, safi terk edilene göre sapkınlığı daha farklıdır. birinci tarafınki sürekli kabuk bağlayan yarayı yolup kanatmaya, diğerininki ise kanı durdurup kabuk bağlamasını beklemeye benzer.
esasen aradaki fark, sinek ısırığı kadardır. terk eden taraf, terk edilen tarafa ''korkma acımayacak'' diye çekip giderken, kendini de buna çoktan inandırmıştır.
''unutamamanın verdiği yük kollara eşit derecede yüklenmemiş ağırlıklar kadardır'' diye devam etti. ilk başta taşımak zor gelmez. ama yaptığın kilometre sayısı arttıkça ağrı çekilmez, yük taşınmaz olur. unutamamanın verdiği yük, dengeyi bozar ve her an dahada belirginleşerek çekilmez olur. kalbinle biyolojik ritmin uyuşmaz. beyne ve ruha eşit derecede yüklenmemiş telkinler, zaman meredinin kucağında ağırlaşır. oysa zaman ilaçtır derler. hayır. zaman hafiflettiği ölçüde de, ağırlaştırır. ve bunun kararını sen veremezsin.
unutmak..
zor değildir. sadece bir müddet sevgin yaşama arzunu aşar. sadece bir müddet unutabilmenin ümitsizliği sütliman bir denizin ortasından dalgalarla selam yollayıp, dalga geçer gibi sana el sallar. sadece bir müddet unutabilmenin ümitsizliği, kıyıda yüzmek için debelenen sana peçeteye ''zavallı'' yazarak hoş bir şarkı armağan eder. sadece bir müddet sevdiğinin seni öperek değil de, akan sıvılarını yüzüne çarpa çarpa uyandırmaya çalıştığına tanık olursun. sadece bir müddet kurtarılmaya tenezzül edilmeyecek bir vaka olursun.
''her bir insan koca bir deniz gibi gelir bana'' dedi sözlerini bir son vermeyi düşünürken. ama ciğerlerinde pislikler dolaşır. işte unutmak; insanlara besin kaynağı olacak balıklarının kıyıya vurmuş hali kadar öldürür senin sularını. pislikler açığa çıkar. fabrika atıklarının maviliğinin rengini değiştirmesi kadardır etkisi unutmanın yükü.
ama korkma. temizlenirsin!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Her şey sayende...Saygı,sevgi ve özlem ile...
Kaç kişi okumuş ?
Aşk'a inanmıyorum..Ama FENERBAHÇE diye bir şey var :)

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.